İlim Öğrenmek

Sözlükte "bilmek" anlamına gelen ilim (ilm) genellikle "bilgi" ve "bilim" karşılığında kullanılır.
İlme ve ilim öğrenmeye önem veren dinimiz İslam, Kur'an ve Sünnet çerçevesinde ilmin her zaman önemsenmesi gerektiğini vurgulamıştır. Allah'ın Rasulüne gönderdiği ilk vahiy "oku" şeklindedir. Alak Suresi'nin ilk ayetlerinde Rabbimiz Allah şöyle buyurur:
Yaratan rabbinin adıyla oku!
O, insanı alaktan (asılıp tutunan zigottan) yaratmıştır.
Oku! Kalemle (yazmayı) öğreten, (böylece) insana bilmediğini bildiren rabbin sonsuz kerem sahibidir. (Alak 1-5)
Kur'an-ı Kerim'de ilim kelimesinden türeyen kelimelerin yaklaşık 750 yerde geçtiğini görmekteyiz. İlme vurgu yapan bazı ayetler şunlardır:
"De ki: Ey Rabbim! İlmimi artır."
Tâhâ sûresi (20), 114
Hiç şüphesiz ilim, hakkı batıldan ayırmanın en önemli aracıdır. İnsanı yücelten ve kâmil seviyeye ulaştıran ilmi talep etmek Rabbimizin bize emridir.
"De ki: Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?"
Zümer sûresi (39), 9
İlim cehaleti yok eder. Âlim cahilden üstündür. Rabbimiz Allah bu ayetiyle ilim sahibinin kendi katında daha üst bir konumda yer aldığını bizlere buyurmaktadır.
"Allah içinizden iman edenlerin ve kendilerine ilim verilenlerin derecelerini yükseltir."
Mücâdele sûresi (58), 11
İlim alan ve bu ilmiyle amel eden bir kimse Rabbimizin ona vereceği mükâfatlara mazhar olacaktır. Rabbimiz Allah, onları hem dünyada hem ahirette başarı sahibi kılar ve üstün derecelere kavuşturur.
"Allah'tan kulları içinde ancak ilim sahibi olanlar korkar."
Fâtır sûresi (35), 28
İlim sahibi kişi öğrendikleriyle Allah saygısını ve sevgisini sürekli yüreğinde ve zihninde hisseder ve amellerine azami derecede dikkat eder.
İlim almanın önemine dair Rasulullah (s.a.v.) hadislerinde biz ümmetine pek çok nasihatte ve müjdede bulunmuştur:
Abdullah İbni Mes'ûd (r.anh)dan rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"Yalnız şu iki kimseye gıbta edilir:
Allah'ın kendisine ihsân ettiği malı hak yolunda harcayıp tüketen kimse;
Allah'ın kendisine verdiği ilimle yerli yerince hükmeden ve onu başkalarına da öğreten kimse." (Buhârî, İlim 15)
Ebû Mûsâ el-Eş'arî radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"Allah'ın benimle göndermiş olduğu hidâyet ve ilim, yeryüzüne yağan bol yağmura benzer. Yağmurun yağdığı yerin bir bölümü verimli bir topraktır: Yağmur suyunu emer, bol çayır ve ot bitirir. Bir kısmı da suyu emmeyip üstünde tutan çorak bir yerdir. Allah burada biriken sudan insanları faydalandırır. Hem kendileri içer, hem de hayvanlarını sular ve ziraatlarını o su sayesinde yaparlar. Yağmurun yağdığı bir yer daha vardır ki, düz ve hiçbir bitki bitmeyen kaypak ve kaygan arazidir. Ne su tutar, ne de ot bitirir. İşte bu, Allah'ın dininde anlayışlı olan ve Allah'ın benimle gönderdiği hidâyet ve ilim kendisine fayda veren, onu hem öğrenen hem öğreten kimse ile, buna başını kaldırıp kulak vermeyen, Allah'ın benimle gönderdiği hidâyeti kabul etmeyen kimsenin benzeridir."
(Buhârî, İlim 20; Müslim, Fezâil 15)
Sehl İbni Sa'd radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre, Nebî sallallahu aleyhi ve sellem Ali radıyallahu anh'a şöyle dedi:
"Allah'a yemin ederim ki, Cenâb-ı Hakk'ın senin aracılığınla bir tek kişiyi hidayete kavuşturması, senin, en kıymetli dünya nimeti olan kırmızı develere sahip olmandan daha hayırlıdır."
(Buhârî, Fezâilü'l-ashâb 9, Meğâzî 38; Müslim, Fezâilü's-sahâbe 34)
Ebû Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"Kim ilim tahsil etmek için bir yola girerse, Allah o kişiye cennetin yolunu kolaylaştırır."
(Müslim, Zikr 39. Ayrıca bk. Buhârî, İlim 10; Ebû Dâvûd, İlim 1; Tirmizî, Kur'ân 10, İlim 19; İbni Mâce, Mukaddime 17)
VAV RADYO