Mukabele
Osman Şahin'in sesinden 3. Cüz I Mukabele
Bakara suresinin 253. ayetinden sonuna kadar olan bölümü ve Âl-i İmrân 93. ayetine kadar olan bölümü ihtiva eder
3. CÜZDE HANGİ SURELER BULUNUR?
🔸 Kur'an-ı Kerim'in 3. cüzü, Bakara suresinin 253. ayetinden sonuna kadar olan bölümü ve Âl-i İmrân suresinin 93. ayetine kadar olan kısmı ihtiva eder.
BAKARA SURESİ
Bakara suresi, Kur'an-ı Kerim'in ikinci ve en uzun suresidir. Hicret'in ardından ilk ayetleri Medine'de nazil olan bu surenin nüzul süresi 9 ya da 10 yıl sürmüştür. 286 ayetten oluşan Bakara suresinin başlangıcından 142. ayete kadar olan bölümü 1. cüzde; 142. ayetten 253. ayetine kadar olan bölümü 2. cüzde; 253. ayetten sonuna kadar olan bölümü 3. cüzde yer almaktadır. Bakara suresi 255. ayetteki Ayetü'l kürsî nedeniyle "Suretü'l kürsi", içeriğindeki hükümlerin çokluğu nedeniyle "Füstatü'l Kur'an" olarak da adlandırılmıştır.
🔸 Surenin en meşhur adı olan Bakara, Arapçada sığır, inek manalarına gelir ve Hz. Musa döneminde İsrailoğullarında faili meçhul bir cinayet nedeniyle diyet olarak kurban edilmesi gereken bir inekten bahsedilir.
🔸 Kıssaya göre, katilin bulunamaması nedeniyle toplumda büyük bir gerginlik çıkmış ve Hz. Musa'dan bir çözüm talep edilmiştir. Hz. Musa, Allah'tan aldığı vahye uygun olarak bir inek kesmelerini ve bunun bir parçasıyla maktulün cesedine vurmalarını emretmiş; denilenin yapılması üzerine maktul dirilmiş ve kendisini öldürenin kimliğini açıklamıştır.
Taberî, I, 337-340; Râzî, III, 114
🔸 İsrailoğulları kesmeleri gereken ineği kutsal kabul ettikleri için kesmek istememişler ve sığır hakkında, kesilmesi gereken ineğin özelliklerine dair Hz. Musa'ya pek çok soru sormuşlardır. Ayetlerde ineği bulup kestikleri ama "az daha bunu yapmayacakları" bildirilmiştir.
BAKARA SURESİNDE VURGULANAN KONULAR
Sure, hem sayfa ve ayet bakımından Kur'an-ı Kerim'in en uzun suresi, hem de içeriğindeki konular ve çeşitlilik bakımından çok yönlüdür. Bakara suresinde ilk olarak imanın esasları, insanın yaratılışı, kıblenin değişmesi, namaz, oruç, hac, sadaka, boşanma, nesep, nafaka, borçların kaydedilmesi gibi konulara yer verilmiştir. Surede ön planda tutulan hedeflerin üç noktada yoğunluk kazandığı belirtilir:
🔸 İslam'ın iman esaslarını açıklamak, tevhid inancının özelliklerini ifade etmek ve Müslümanların nasıl bir Allah inancına sahip olmaları gerektiğini tanımlamak.
🔸 Kur'an-ı Kerim hidayetinin ne olduğunu ve bu hidayet karşısında insanların durumu ve yerini belirlemek.
🔸 Müslümanların diğer dinlere mensup kişilerden ayrı, kendine mahsus vasıfları bulunan bir ümmet olduklarını ortaya koymak, ümmetin davranış kurallarını belirlemek ve İsrailoğullarının din anlayışlarında içine düştükleri yanılgı ve sapmalardan misaller vererek Müslümanları uyarmak.
3. Cüz - Bakara suresinin 253-286. ayetleri
Bakara suresinin üçüncü cüzü, 253. ayet ile Allah Teâla'nın peygamberlerini farklı özelliklerde yarattığı ve birbirlerine üstün kıldığı vurgusuyla başlamaktadır.
🔸 Bakara suresinin 255. ayeti Ayetü'l Kürsî olarak bilinir ve okunması faziletli bulunur.
"Allah, O'ndan başka tanrı yoktur; diridir, her şeyin varlığı O'na bağlı ve dayalıdır. Ne uykusu gelir ne de uyur. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O'nundur. O'nun izni olmadıkça katında hiçbir kimse şefaat edemez. Onların önlerinde ve arkalarında olanları O bilir. O'nun ilminden hiçbir şeyi -dilediği müstesna- kimse bilgisi içine sığdıramaz. O'nun kürsüsü gökleri ve yeri içine almıştır. Onları korumak kendisine zor gelmez. O yücedir, mutlak büyüktür."
🔸 İnsanların pek çoğunun ise ilahi gerçekleri ve peygamberlerin değerini inkâr ettikleri vurgulanır.
🔸 Oysaki ahiret gününü haber veren, bir hesap olduğunu ve ona hazırlanmanın gerekliliğini anlatan peygamberlerdir.
🔸 İnsanlar, kendisinden başka ilâh olmayan, göklerin ve yerin yaratıcısı, her şeyi bilen, kürsîsi yeri ve gökleri kaplayan, yüce arşın sahibi, hay ve kayyum olan Allah Teâla'nın huzurunda, kendilerine hiçbir dostluğun ve yardımın fayda sağlamayacağı bir günde hesaba çekileceklerdir.
🔸 Dinde zorlama olmayacağı vurgusunun da yapıldığı ayetlerde doğruluk ile eğriliğin tamamen açığa çıktığı, Allah'ın iman edenlerin yardımcısı olduğu, onları karanlıktan aydınlığa çıkaracağı vurgulanmıştır.
🔸 İlerleyen ayetlerde hidayete ilişkin açıklamalarda bulunulmuş ve bunun, her şeyden evvel Allah'a dair sağlam bir itikada sahip olmakla ve peygamberlere gelen vahiy ile mümkün olduğu bildirilmiştir.
🔸 Hz. İbrahim'in Allah hakkında kendisiyle tartışmaya giren birini nasıl susturduğu örnek verilmiş ve bu kıssada ölülerin nasıl dirileceğine dair inancının Allah'ın mucizesi ile nasıl gerçekleştirildiği zikredilmiştir.
🔸 Sonraki ayetlerde hesap gününe nasıl hazırlanmak gerektiği, bunun için hangi iyiliklerin yapılıp hangi yasaklardan uzak durmak gerektiği vurgulanmıştır.
🔸 Yoksulların ve yardıma ihtiyacı olanların gözetilmesini emreden ayetlerin ardından bu bölüm, Kur'an-ı Kerim'in nazil olan son ayeti olduğu rivayet edilen 281. ayet ile noktalanır ve hesap gününe dair vurgular, Fatiha suresinde geçen "mâliki yevmi'd-dîn" ifadesinin bir açıklaması mahiyetini taşır. "Bir günden sakının ki, onda Allah'a döndürüleceksiniz, sonra kimseye zulmedilmeden herkese hak ettiği tam olarak verilecektir."
🔸 Borç ve alacakların miktarı, ödeme zamanları ve borçların rehin karşılığında verilmesi gibi hususlara değinilen ayetlerin ardından göklerin ve yerin Allah'a ait olduğu, Allah'ın gizli açık her şeyi bildiği, dilediğini bağışlayıp dilediğini cezalandırabileceği uyarısında bulunulmuştur.
Bakara suresi 282-284. ayetlerin tefsiri
🔸 Bakara suresi, İslam dininin iman ilkeleri ve Müslümanların din anlayışına ışık tutan; surenin bir özeti olarak da görülebilecek olan ayetler ile son bulur. Bu ayetler aynı zamanda Amenerrasulü olarak bilinir.
"Allah'ın elçisi ve müminler, rabbinden ona indirilene iman ettiler. Her biri Allah'a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine inandılar. "O'nun elçileri arasında ayırım yapmayız" ve "İşittik, itaat ettik, bağışlamanı dileriz rabbimiz, gidiş sanadır" dediler. Allah hiçbir kimseyi, gücünün yetmediği bir şeyle yükümlü kılmaz; lehinde olanı da kendi kazandığıdır, aleyhinde olanı da kendi kazandığıdır. Rabbimiz! Unutur veya yanılırsak bizi cezalandırma! Bizden öncekilere yüklediğin gibi bize de ağır yük yükleme! Üstesinden gelemeyeceğimiz şeyleri boynumuza borç kılma! Bizi bağışla, ayıplarımızı ört ve bize rahmetinle muamele buyur! Sen bizim sahibimiz ve yardımcımızsın; artık inkârcı topluluğa karşı bize yardım et!"
ÂL-İ İMRÂN SURESİ
Kur'an-ı Kerim'in üçüncü suresi olan Âl-i İmrân suresi, Medine döneminde nazil olmuştur ve 200 ayetten oluşur. Sure, ismini 33. ayette geçen "âle İmrâne" ifadesinden alır.
🔸 Bakara suresi ile birlikte bu iki sure "çifte güller" manasına gelen Zehrâvân ya da Zehrâveyn olarak da adlandırılmıştır.
🔸 Âl-i İmrân suresi, Bakara ve Enfâl surelerinden sonra Hicret'in 3. yılında Uhud Savaşı'nın ardından nazil olmaya başlamış ve tamamlanması Hicret'in 9. yılına dek sürmüştür.
🔸 Surenin isminde geçen "âl" ifadesi aile, sülale, akraba, hanedan gibi manalara gelmekle birlikte peygamberlerin ümmeti, hükümdarların sadık kulları gibi anlamlar da taşır.
🔸 "İmrân" ise özel isimdir ve kaynaklarda iki İmrân'dan bahsedilir. Bunlardan ilki Hz. Musa ve Hz. Harun peygamberlerin babası; ikincisi ise Hz. Meryem'in babasıdır. 33. ayette zikredilen İmran'ın bu ikisinden hangisi olduğu ihtilaflı olsa da ilerleyen ayetlerde özellikle Hz. Meryem ve Hz. İsa'dan söz edilmesi, söz konusu ayette Hz. Meryem'in babası olan İmrân'dan söz edildiği sonucuna ulaştırmaktadır. "Allah, birbirinden gelme nesiller olarak Âdem'i, Nûh'u, İbrâhim ailesini ve İmrân ailesini seçip âlemlere (bütün yaratılmışlara) üstün kıldı. Allah hakkıyla işitmekte ve bilmektedir."