Mukabele

Osman Şahin'in sesinden 26. Cüz I Mukabele

Kur'an-ı Kerim'in 26'ncı cüzü, Casiye 33- 37, Ahkaf, Muhammed, Fetih, Hucurat, Kaf ve Zariyat surelerini ihtiva eder

26. CÜZDE HANGİ SURELER BULUNUR?

🔸 Kur'an-ı Kerim'in 26'ncı cüzü Câsiye suresinin 33- 37. ayetlerini, Ahkâf suresinin 1-35 ayetlerini, Muhammed suresinin 1-38 ayetlerini, Fetih suresinin 1-29 ayetlerini, Hucurât suresinin 1-18 ayetlerini, Kâf suresinin 1-45 ayetlerini ve Zâriyât suresinin 1-31. ayetlerini ihtiva eder.

CÂSİYE SURESİ

🔸 Mekke döneminde nazil olan Casiye suresi, 37 ayetten oluşur. Adını da 28. âyette geçen ve diz üstü çöken anlamına gelen "câsiye" kelimesinden gelir.

🔸Bu sureye, on sekizinci âyetteki şeriat ve yirmi dördüncü âyetteki dehr kelimelerinden dolayı Şerîat sûresi ve Dehr sûresi de denilmiştir.

🔸 Surede, Kur'an'ın indirilmesi, dış âlemde Allah'ın varlığını ve birliğini gösteren deliller, Allah'ın kullarına bahşettiği nimetler, İsrailoğullarının kendilerine verilen nimetlere inkâr ve isyanla karşılık vermeleri konu edilir.

CASİYE SURESİNDE VURGULANAN KONULAR

🔸 Casiye suresinde Kur'an'ın Allah katından geldiği, kainatın düzeninin Yaradan'ın varlık, birlik, kudret ve hikmetine delil olduğu, birçok nimetin Cenab-ı Hak tarafından insanların istifadesine sunulmuş olduğu anlatılır.

🔸 Surede, Kur'an'ı dinlememenin, onun talimatına uymamanın acı sonuçları, İsrâiloğulları örneğinden hareketle Allah'ın nimetlerle ve din kurallarıyla kullarını denediği, imtihanı kaybedenlerin dünya ve âhirette zarara uğrayacakları, inananlar ile inanmayanların Allah nezdinde aynı değerde olmadıkları da belirtilir.

26. Cüz - Casiye suresinin 33-37. ayetleri

🔸Nefsani düşüncelerini putlaştıranlar yaşamın dünya hayatı ile sınırlı olduğunu iddia edip üstüne üstlük "Mademki öldükten sonra yeniden dirilmek varmış, öyleyse haydi bize ölmüş atalarımızı diriltip getirin" gibi küstahça sözler sarf ederler.

🔸Allah'ın sözü haktır. Onu inkar edenler ise cehenneme atılacaktır. Casiye suresinin 34. ayetinde inkarcıların ahvali bildirilir.

"Kendilerine şöyle denildi: "Siz bu günle yüz yüze geleceğinizi nasıl unuttunuzsa bugün de biz sizi unutuyoruz. Meskeniniz ateştir, size yardım edecek kimseler de yoktur."

🔸 Casiye suresi, âlemleri Rabbi olan, göklerde ve yerde kendisinden başka azamet sahibi bulunmayan Allah'a hamd ve tâzimle son bulur.

"Göklerin rabbi, yerin rabbi, bütün âlemlerin rabbi olan Allah'a, yalnız O'na hamdolsun! Göklerde ve yerde ululuk O'na aittir. O sonsuz güç, sınırsız hikmet sahibidir." (Casiye suresi 36-37. ayetleri)

AHKÂF SURESİ

🔸 Mekke döneminde nazil olan Ahkâf suresi, 35 ayetten oluşur. Adını 21. ayette geçen "Âd" kavminin yaşadığı Yemen'de bir bölgenin adı olan ve uzun ve kıvrımlı kum yığınları anlamına gelen ahkaf kelimesinden alır.

🔸 Surede bu kitabın sonsuz güç ve hikmet sahibi Allah'ın vahyettiği kesin ve açık bir ifadeyle açıklanır.

AHKÂF SURESİNDE VURGULANAN KONULAR

🔸 Hz. Muhammed'in (sav), kendisine kitap verilen önceki peygamberlere benzer sıkıntılarla karşılaştığı belirtilir.

🔸 Ahkâf suresinde tek yaratanın Allah olduğu ve O'nun her şeyi bir hikmetle yarattığı, iman etmeyi kolaylaştıran deliller, akıl yürütme şekilleri, iman ve istikametin meyvesi, aile fertlerinin birbirlerine karşı görevleri, Âd kavmi ile peygamberleri arasında geçenlerin ibret için hatırlatılması, cinlerin Kur'an'ı dinlemeleri ve imana davet edilmeleri, başta yaratan ve insana can veren Allah'ın, ölenleri diriltmeye de kadir olduğu, diriltmeyi takip eden zamanda inkârcıların başlarına geleceklerin hatırlatılması konu edilir.

26. Cüz - Ahkâf suresinin 1-35. ayetleri

🔸 Ahkâf suresinde, yüce kitabımız Kur'ân-ı Kerim'in Allah tarafından indirilmiş bir kitap olduğuna işaret edilir. Cenab-ı Hakk'ın kainatı belli bir süre içinde ve bir gayeye bağlı olarak yarattığı bu gerçek ortadayken O'ndan başka ilahlar edinenlerin manasızlığı belirtilir.

🔸 İnkarcıların ne kadar yakarsa da kendilerine kıyamete kadar hiçbir karşılık veremeyecek olan putlara tapmalarındaki saçmalık apaçık bir şekilde ortaya konur.

🔸 Allah'a ve âhiret gününe inanan müminlerin Cenab-ı Hakk'ın emirlerine uyarak rızasına uygun davranışlarda araması ve iyiliğin her şeyden önce en yakınlara, özellikle ana ve babaya yapılması gerektiğine işaret edilir.

🔸 Müşriklerin Peygamber Efendimize takındıkları tavır karşısında Ad kavminin helaki hatırlatılır. Hz. Hûd'un Âd kavmini, putları bırakıp yalnız Allah'a kulluk etmeleri, aksi halde büyük bir felâkete uğrayacaklarını haber vererek uyardığı halde onların küfür ve inkârda ısrar ettikleri bunun üzerine korkunç bir kum fırtınası ile helâk ettiği anlatılır.

🔸 Surede, Peygamber Efendimize kavminden gördüğü ezalara, diğer büyük peygamberler gibi katlanması tavsiye edilir. İnananların mutlaka başarıya ulaşacakları haber veren ayetlerle son bulur.

"Azim ve kararlılık sahibi peygamberlerin sabrettikleri gibi sen de sabret. Onlar için de acele etme. Başlarına geleceği vaktiyle söylenen şeyleri gördüklerinde sanki gündüzün kısa bir süresini yaşamış gibi olacaklar. Tebliğ konusu işte budur; hiç günaha sapanlardan başkası helâk edilir mi?" (Ahkâf suresi, 35. ayet)

MUHAMMED SURESİ

Medine suresinde nazil olan Muhammed suresi, 38 ayetten oluşur. Adını Peygamber Efendimizin, ikinci âyette geçen adından alır.

🔸 Sure, yirminci ayette geçen "el-Kıtâl" kelimesinden dolayı "Kıtâl suresi" olarak da anılır.

🔸 Muhammed suresinde cihad olmak üzere başlıca, savaş, esirler, ganimetler ve münafıkların durumu konu edilir.

MUHAMMED SURESİNDE VURGULANAN KONULAR

🔸 Surenin temel konusu barışın devamlı kılınabilmesi için düşmanlarının savaş gücünü yok edinceye kadar onlarla savaşmaya teşviktir.

🔸 Ayrıca iman edenler ile etmeyenlerin Allah katındaki değer bakımından karşılaştırılması, Cenab-ı Hakk'ın yardımı, ödüllendirmesi ve doğru düşünmeye muvaffak kılması bakımından iman edenler ile etmeyenlerin farkları, münafıkların tipik davranışları, dünya ve âhiret nimetlerinin karşılaştırılması yapılır.

26. Cüz - Muhammed suresinin 1-38. ayetleri

🔸 Muhammed suresinde, inkarcıların amellerinin boşa çıkacağı, Müslümanların ise maddî ve mânevî durumlarının düzeltileceği belirtilir.

🔸 Kafirlerle savaşın kaçınılmaz olduğu durumlarda müminlerin gevşeklik göstermemesi istenir ve esirlere yapılacak muameleler anlatılır.

"Kâfirlerle savaşa girdiğinizde hemen öldürücü darbeyi vurun, nihayet onları çökertince esirleri sağlam bağlayın. Sonra ya karşılıksız bırakırsınız yahut bedel alarak. Ki böylece savaş ağır yüklerini indirsin (sona ersin). İşte böyle; Allah dileseydi onları bizzat cezalandırırdı, fakat sizleri birbirinizle denemek istiyor. Allah, yolunda öldürülenlerin amellerini asla boşa çıkarmayacaktır." (Muhammed suresi, 4. ayet)

🔸 4. ayet-i kerimede "Allah dileseydi onları bizzat cezalandırırdı, fakat sizleri birbirinizle denemek istiyor." buyrularak müminlerin imanlarının sınama ve fedakârlığa hazır olduklarını fiili olarak ispatlama fırsatı verildiği belirtilir.

🔸 Surenin son kısmında Müslümanlardan ileri derecede gayret, güçlüklere tahammül, Allah'a ve Resulüne itaat istenir. İnkârda direne Hak yolunu engellemeye çalışanların dünyada başarısızlığın, âhirette de ilâhî rahmet ve mağfiretten mahrumiyetin beklediği vurgulanır.

FETİH SURESİ

Fetih suresi, Medine döneminde inmiştir. 29 ayet olan sureye adını 1, 18 ve 27. ayetlerde geçen "fetih" kelimesinden almıştır.

🔸 Sure de başlıca, hicretin altıncı yılında Hz. Peygamber ile Mekkeli müşrikler arasında gerçekleşen Hudeybiye Antlaşması, cihat, savaştan geri kalan münafıklar ve Mekke'nin fethedileceği müjdesi konu edilir.

FETİH SURESİNDE VURGULANAN KONULAR

🔸 Surede Hudeybiye Antlaşması'nın değerlendirilir. Umre amacıyla yola çıkıp yapamadan dönen büyük üzüntü ve hayal kırıklığı içinde olan Müslümanlar teselli edilir. Bu harekât içinde ve sonrasında olup bitenlerin Allah nezdindeki değeri açıklanır.

🔸 Hz. Peygamber ve ashabının Allah katındaki durum ve dereceleri, onları ibadetten alıkoyan müşrikler ile müminleri yalnız bırakan münafıkların acı sonları hakkında önemli bilgiler verilir.

🔸 Fetih suresi bütünüyle Mekke'nin fethi müjdelenir. Bu zaferin ilk denemesi sayılan ve siyasî açıdan önemli avantajlar sağlayan umre yolculuğu ile Hudeybiye Antlaşması'nın Müslümanlar, münafıklar, bedevî Araplar ve müşrikler açısından doğurduğu sonuçları dile getirir.

26. Cüz - Fetih suresinin 1- 29. ayetleri

🔸 Sure, Peygamber Efendimize (sav) Cenab-ı Hak tarafından açık bir fethin ihsan edildiğini bildiren âyetle başlar.

Senin geçmiş gelecek bütün günahını Allah'ın bağışlaması, sana nimetini eksiksiz vermesi, seni dosdoğru yolda yürütmesi ve Allah'ın sana güçlü bir şekilde yardım etmesi için sana apaçık bir fetih ihsan ettik. (Fetih suresi, 1-3. ayetler)

🔸 Hudeybiye Antlaşması veya İslam'ın genel konumundan dolayı Müslümanların kalbine güven verildiği ve bu sayede imanlarının güçlendiği haber verilir.

🔸 Müminler cennetle müjdelenirken münafıklarla müşriklerin kötü bir âkıbete uğratılacağı, Allah'ın göklerde ve yerde güçlü orduları bulunduğu bildirilir.

🔸 Resullullah'ın (sav), Allah'ın insanlar üzerindeki bir şahidi, müjdecisi ve uyarıcısı olarak gönderildiği belirtilir ve ona inanmanın, biat etmenin Allah'a biat etme mânasına geldiği vurgulanır.

Kuşkusuz seni şahit, müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik ki, (ey insanlar) Allah'a ve peygamberine iman edesiniz, O'nu destekleyip büyüklüğü karşısında eğilesiniz ve akşam sabah O'nu tenzih ederek anasınız. (Fetih suresi, 8-9. ayetler)

🔸 Hudeybiye'de Hz. Peygamber'e biat eden Müslümanlardan Allah'ın razı olduğu belirtilir. Peygamber Efendimizin Mescid-i Harâm'a gireceklerine dair gördüğü rüyanın eninde sonunda gerçekleşeceğini haber verilir.

O, Allah'ın elçisi Muhammed'dir. Onunla beraber olanlar da kâfirlere karşı sert, kendi aralarında merhametlidirler. Onları, Allah'ın lutuf ve rızâsına talip olarak hep rükûda ve secdede görürsün. Secdenin tesiriyle yüzlerine simaları oturmuştur; Tevrat'ta onlar için yapılan benzetme budur. İncil'deki misalleri ise bir ekindir: Çiftçileri sevindirmek üzere filiz verir, onu güçlendirir, kalınlaşır ve kendi sapları üzerinde durur. Onlar (müminler) yüzünden kâfirler öfkeden kahrolsunlar diye (böyle olmuştur). Onlar arasından iman edip dünya ve âhirete yararlı işler yapanlara Allah bir bağışlama ve büyük bir ödül vaad etmektedir. (Fetih suresi, 29. ayet)

HUCURÂT SURESİ

🔸 Kur'an-ı Kerim'in kırk dokuzuncu suresi olan Hucurat, 18 ayetten oluşur. Adını dördüncü âyette geçen ve odalar anlamına gelen "hucurât" kelimesinden alır. Burada kastedilen Peygamber Efendimizin aile efradıyla birlikte ikamet ettiği odalardır.

🔸 Surenin nazil olma sebebi olarak Temîmoğulları kabilesinden bazı kişilerin Medine'ye gelip Peygamber Efendimiz ile görüşmek isterken ortaya koydukları kaba tavır gösterilir.


HUCURÂT SURESİNDE VURGULANAN KONULAR

🔸 Surede Müslümanların Allah'a ve Resulüne karşı riayet etmeleri gereken edep, kendi aralarında takınmaları gereken ahlaki tavır konularında buyruk ve tavsiyelere yer verilir.

🔸 Müslümanların arasında çıkacak ihtilafların nasıl çözüleceği açıklanmış, insanların arasındaki üstünlüğün fırsat eşitliği içinde yapılacak yarışla elde edileceği vurgulanır, iman ve İslam kavramlarıyla ilgili önemli açıklamalar yapılır.

26. Cüz - Hucurat suresinin 1- 18. ayetleri

🔸 Surenin ilk beş ayetinde Müslümanların Allah'a ve Resulü'ne saygılı olması gerektiği bildirilir. Büyüklerin önünde bağıra çağıra konuşmanın yanlışlığına, insanların birbirlerinin mahremiyetine, haklarına ve zamanlarına saygılı olmaları gerektiğine işaret edilir.

🔸 Her duyulan şeye inanmamak özellikle güven vermeyen kişilerin aktardığı yanlış haberlerin mutlaka araştırılması emredilir.

🔸 Bütün inananların kardeş sayıldığını, bundan dolayı kardeşlerin arasını bulmanın da onlara düşen bir görev olduğu belitilir.

🔸Toplulukların üstünlük iddiasıyla başka bir topluluğu hor görüp onunla alay etmesi yasaklanır.

🔸 Hucurat suresi, göklerde ve yerde olup biten her şeyi hakkıyla bilen Allah'ın insanların yaptıklarını da görmekte olduğunu bildiren bir âyetle sona erer.

KÂF SURESİ

🔸 Kur'an-ı Kerim'in ellinci suresi olan Kaf, 45 ayetten oluşur. Adını, surenin başındaki kaf harfinden almıştır.

🔸 Surede, İslamın temel esasları çerçevesinde Allah'ın birliğinin delilleri, peygamberlik, öldükten sonra dirilme ve geçmişteki inkârcı milletlerin başlarına gelen felaketler, uğradıkları azaplar konu edilir.

KÂF SURESİNDE VURGULANAN KONULAR

🔸 Gökyüzü, yeryüzü, dağlar, gökten indirilen sular, hurma ağaçları, bahçeler ve bitkilere dikkat çekilerek insanların yaratılıştaki hikmeti kavramaya ve düşünmeye teşvik edilir.

🔸 Kavminin inkârcı ve yıkıcı tavırlarına karşı Allah Resulü teselli edilerek güven telkin edilir. İnkârcıların âhirette karşılaşacakları cezalar ve inananlara verilecek nimetlerden bahsedilir.

26. Cüz - Kâf suresinin 1- 45. ayetleri

🔸 Kendinden önceki peygamberlerin de yalanlandığı belirtilerek Resulullah (sav) teselli edilir.

🔸 İnkarcıların ölümden sonra dirilme konusundaki şüphelerine karşı, insanın yaratılışına dikkat çekilir ve O'nun en gizli duygu ve düşünceleri dahi bildiği ifade edilir.

İnsanı biz yarattık ve elbette içinden geçenleri biliriz; sağında solunda oturmuş iki alıcı (yaptıklarını) alıp kaydederken biz ona şah damarından daha yakınız. (Kaf suresi, 16-17. ayetler)

🔸 Peygamber Efendimizin kendisine inanmayanların sözlerine karşı sabırlı olması öğütlenerek günün değişik vakitlerinde Allah'ı saygı ve övgüyle anması istenir.

ZÂRİYÂT SURESİ

Kur'an-ı Kerim'in elli birinci suresi olan Zâriyât, adını ilk âyette geçen ve esip savuran rüzgârlar anlamına gelen "ez-zâriyât" kelimesinden alır.

🔸 Surede öldükten sonra hesap için toplanma, inkârcıların ahirette karşılaşacakları azap, mü'minlere verilecek mükâfatlar, Allah'ın varlığını ve birliğini gösteren kevni deliller konu edilir.

ZÂRİYÂT SURESİNDE VURGULANAN KONULAR

🔸 Sure, rüzgâra, yoğunlaşıp yağmur yükünü taşıyan bulutlara, denizde süzülüp giden gemilere yeminle başlar. Allah'a karşı gelmekten sakınanların cennetlerde ve pınar başlarında bulunacakları bildirilir.

🔸 Allah'a karşı gelmekten sakınanların dünyadaki nitelikleri şöyle sıralanır: Daima iyi ve faydalı işler yapanlar, teheccüd namazı kılanlar, tövbe edenler, mallarında hem dilenen hem de durumunu açığa vuramayan yoksulların haklarının olduğunu kabul edenler.

🔸 Surede gökyüzünün ilâhî kudretle inşa edildiği, yeryüzünün insan hayatına elverişli biçimde döşenip düzenlendiği belirtilir. Öğüt ve ibret almak için her şeyin çift (karşıt) yaratıldığı da ifade edilir.

🔸 İnkârcıların ve zulüm yolunu tercih edenlerin daha öncekiler gibi dünya ve âhirette gerekli karşılığı bulacakları bildirilir.

MUKABELE NASIL OKUNUR?

Mukabele karşılık verme, karşılıklı okuma anlamına gelir. Bir kimsenin Kur'an'ı ezberden veya kitaptan yüksek sesle okuması ve onu dinleyen topluluğun da sessizce Kur'an'dan takip etmesi anlamına gelen mukabele şu şekilde okunmalıdır:

🔸 Okumaya başlamadan önce ağız misvakla temizlenmeli.

🔸 Mescit veya bir başka temiz yerde okunmalı.

🔸 Kıbleye yönelmeli.

🔸 Allah Teâla'nın Nahl suresinin 98'inci ayetinde buyurduğu üzere "Kur'an okuyacak olduğun zaman, kovulmuş şeytandan Allah'a sığın" sözünden hareketle Kur'an okumaya başlarken euzü besmele çekilmelidir.

🔸 Tevbe Suresi hariç her surenin başında besmele çekilmelidir.

🔸 Okunan Kur'an ayetlerini huşu ile dinleyip anlamları hakkında düşünmelidir.

🔸 Sesi güzelleştirmek ve Kur'an-ı Kerim'i tane tane okumak gerekir. Aceleci davranmamak ve med kaidelerine uymak gerekir.

Kur'an-ı Kerim'i dinlemek, aynı zamanda Kur'an'ın da emridir. Cenâb-ı Hak, Araf suresinin 204'üncü ayetinde "Kur'an okunduğu zaman onu dinleyin ve susun ki, merhamet olunasınız" buyurur.

MUKABELE NASIL ORTAYA ÇIKTI?

Peygamber Efendimize (sav) 610 yılında ilk vahyin gelişiyle başlayan Kur'an'ın indiriliş süreci, 632 yılına kadar, yaklaşık 23 yıl devam etti.

🔸 Peygamberimizle (sav) Cebrail, her yıl Ramazan ayında bir araya gelerek, o güne kadar indirilen Kur'an ayetlerini, karşılıklı olarak okudular. Önce Cebrail okur Peygamberimiz (sav) dinlerdi. Daha sonra da Peygamberimiz okur, Cebrail dinlerdi.

🔸 Bu durum Peygamberimizin (sav) vefat ettiği yıl 632 de iki kez tekrarlandı. Böylece Kur'an ayetlerinin unutulmasının önüne geçildi. Peygamberimizin (sav) bu davranışını kendilerine örnek alan Müslümanlar, bunu dini bir gelenek olarak günümüze kadar sürdürmüşlerdi.

PEYGAMBERİMİZ KUR'AN'I BAŞKASINDAN DİNLEMEYİ SEVERDİ

Peygamber Efendimiz (sav), Kur'an'ı başkasından dinlemeyi severdi. Başkasından dinlerken mübarek gözyaşlarını tutamazdı.

🔸 Bir hadiste, Allah'ın evlerinden birinde O'nun kitabını okuyan ve müzakere eden cemaati rahmetin kaplayacağı, onları meleklerin kuşatacağı ve Allah Teâlâ'nın o mecliste yer alanları kendi nezdinde bulunanlara bildireceği kaydedilir.

Müslim, Ebû Dâvûd, Tirmizî

İbn-i Mes'ud (ra) anlatıyor:

Resulullah (sav) bana hitaben: "Bana Kur'ân oku!" buyurdu. Ben "Ya Resûlallah! Kur'ân sana indirildiği halde, sana Kur'ân'ı ben mi okuyacağım?" dedim. Allah Resulü (sav) "Ben Kur'an'ı kendimden başka birisinden dinlemeyi hakikaten severim" buyurdu. Bunun üzerine, Resul-i Ekrem'e (sav) Nisâ suresinden okumaya başladım.

Nihayet "Her ümmetten birer şâhit getirdiğimiz ve ey Muhammed, onların üzerlerine de seni şâhit olarak getirdiğimiz zaman onların hâli nice olur?" ayetine geldiğimde, Resûl-i Ekrem Efendimiz (sav) "Şimdilik yeter!" buyurdu. Dönüp baktığımda, bir de ne göreyim, Resul-i Ekrem Efendimizin (sav) iki gözünden yaşlar akıyordu.

Daha Fazla Göster
CANLI YAYINA MESAJ GÖNDER