Peygamber Efendimizin Hayatı
Yuvanın Misafirleri
Hazreti Hatice kocasına bir eş olduğu kadar onun en yakın arkadaşı ve isteklerini paylaşan bir dostuydu.
"Kendileri ile huzur bulasınız diye sizin için türünüzden eşler yaratması ve aranızda bir sevgi ve merhamet var etmesi de O'nun (varlığının ve kudretinin) delillerindendir. Şüphesiz bunda düşünen bir toplum için elbette ibretler vardır. Göklerin ve yerin yaratılması, dillerinizin ve renklerinizin farklı olması da O'nun (varlığının ve kudretinin) delillerindendir. Şüphesiz bunda bilenler için elbette ibretler vardır." (Rûm Sûresi, 21-22. Ayet)
🔸Hazreti Hatice kocasına bir eş olduğu kadar onun en yakın arkadaşı ve isteklerini paylaşan bir dostuydu. Acılar ve kayıplar olsa da evlilikleri çok mutlu geçiyordu. Altı çocukları oldu. İki erkek ve dört kız.
🔸En büyük çocukları Kasım adında bir oğlandı. Onun doğumunun ardından Peygamber Efendimize Ebü'l-Kāsım yani Kasım'ın babası denilmeye başlandı. Fakat çocuk iki yaşını doldurmadan vefat etti. İkinci çocukları Zeynep adında bir kızdı. Onu üç kız çocuğu daha takip etti. Rukiye, Ümmü Gülsüm ve Fatıma. Son çocukları ise yine çok az bir süre yaşayan bir erkek çocuğu idi.
🔸Hz. Hatice, evlendikleri gün 15 yaşındaki Zeyd'i eşinin hizmetine verdi. Yıllar önce bir gün annesi Zeyd'i ailesini ziyaret etmek için kendi kabilesine götürmüş, kaldıkları köye bir grup adam saldırmıştı. Saldırganlar çocuğu kaçırıp köle diye sattılar. Babası onu ümitsizlik içerisinde arıyordu. Zeyd'de babasına haber gönderebileceği birine rastlamamıştı.
🔸Fakat Kabe'ye Arabistan'ın her yerinden hacılar geliyordu. Peygamberimizin yanında yaşamaya başladıktan aylar sonra bir gün Mekke sokaklarında kendi kabilesinden birilerine rastladı. Eğer onları bir önceki yıl görmüş olsaydı duyguları çok farklı olurdu. Böyle bir karşılaşmayı uzun süredir istiyordu fakat şimdi ne yapacağını şaşırmıştı. Artık hiçbir şey düşünmeden burayı terk edip ailesiyle gidemezdi. Fakat onlara nasıl bir haber gönderebilirdi? Meselenin aslı ne olursa olsun bir çöl çocuğu olarak bu durumlarda hiçbir şeyin şiirden daha anlamlı olamayacağını biliyordu. Aklındakileri anlatabilmek için birkaç mısra yazdı. Daha sonra kabilesinden olan hacıların yanına gitti.
🔸Kendisini tanıttı ve şöyle dedi: "Aileme şu mısraları okuyun. Çünkü uzun süredir benim için üzüldüklerini biliyorum. Kendim uzakta olsamda sözlerimi alın ve halkıma götürün. Ben şimdi mübarek evde Allah'ın mübarek kıldığı bir yerde yaşıyorum. Artık çektiğiniz üzüntüleri bir kenara bırakın. Beni aratmak için develeri yormayın. Çünkü ben Allah'a şükür soylu, büyük ve iyi bir ailenin yanındayım."
🔸Hacılar bu haberle yurtlarına döndüklerinde Zeyd'in babası yanına kardeşini alıp hemen Mekke'ye doğru yola çıktı. Peygamber Efendimizden oğlu Zeydi istediği bedele vermesini istediğinde şu cevabı aldı: "Bırakın kendisi seçsin. Eğer sizi seçerse hiçbir ücret istemeden onu size veririm. Eğer beni seçerse karar kendisinin"
🔸Daha sonra Zeyd'i yanına çağırdı. Ona bu iki adamı tanıyıp tanımadığını sordu. Zeyd,bu amcam bu da babamdır deyince Pergamber Efendimiz şunları söyledi: "Beni tanıyorsun ve benim sana gösterdiğim dostluğu da biliyorsun. Benim ile onlar arasında bir seçim yap."
🔸Zeyd, zaten seçimini yapmıştı. Ağzından şu sözler döküldü: "Senin yerine başka birini seçecek değilim. Sen benim annem, babam gibisin."
🔸Ona köleliği özgürlüğe, babana, amcana ve ailene tercih mi ediyorsun diye hayretle sordu. Zeyd, "Evet, öyle. Çünkü ben bu adamda öyle şeyler gördüm ki kimseyi ona tercih etmem" dedi.
🔸Hz. Peygamber daha sonraki konuşmaları kısa keserek onları Kabe'ye davet etti. Ve Hicr'de ayakta durarak yüksek sesle şunları söyledi, "Ey insanlar, şahit olun ki Zeyd benim oğlumdur. Ben onun o da benim varisimdir."
💠💠💠
FİKRİYAT.COM SOSYAL MEDYADA!
Fikriyat'ı aşağıdaki sosyal medya adreslerinden takip edebilirsiniz;
👉 YOUTUBE 🔔
👉 Fikriyat.com mobil uygulamasını ise buradan indirebilirsiniz.
Görüş ve önerileriniz için bizlere ulaşabileceğiniz e-posta adresimiz: