Bir kaybın tekrar bulunuşu

Hz. Peygamber'in (SAV) amcası Abdulmuttalib, Kâ'be'ye yakın olmayı çok seviyordu.

🔸 Abdulmuttalib, Kâ'be'ye yakın olmayı o denli seviyordu ki bazen Hicr'e bir şilte serilmesini emredip gece orada uyuyordu. Bir gece orada uyurken bir gölge geldi, ona "Tatlı berraklığı kazıp çıkar" dedi. "Tatlı berraklık nedir?" diye sordu, fakat o sırada gölge kayboldu. Fakat o sırada gölge kayboldu. Buna rağmen uyandığında ruhunda bir hafiflik ve mutluluk duydu. Bu nedenle ertesi geceyi de orada geçirmeye karar verdi. Ziyaretçi tekrar geldi ve "Haydi kaz" dedi. Fakat Abdu'l-Muttalib yine sorusuna cevap alamadı. Üçüncü gece ona şöyle söylendi: "Saklanmış hazineleri kaz." Abdulmuttalib'in onların ne olduğunu sorması üzerine yine konuşan yok oldu. Fakat dördüncü gece emir: "Zemzemi kaz" idi ve bu kez "Zemzem nedir?" sorusuna konuşan şu cevabı verdi:

"Onu kaz, pişman olmayacaksın,
Çünkü o mirastır
Senin büyük atalarından
O hiçbir zaman kurumaz,
Ve tüm hacıları sulamana yeter."

🔸 Daha sonra konuşan ona kan, gübre, karınca yuvası ve gagalı kuzguni kuşların bulunduğu bir yer aramasını söyledi. Ona "Hacıları tüm hac boyunca sulayacak temiz akan su için" dua etmesi söylendi. Güneş doğarken, Abdulmuttalib kalktı ve Kâ'be'nin kapısına doğru yürüdü; birkaç adım gittikten sonra durdu, doğu köşesindeki Haceru'l-Esved'i öptü. Tavafı tamamladıktan sonra Haceru'l Esved'den Kâ'be'nin kapısına gitti; kilide asılı olan metal halkayı tutarak kendisine öğretilen duayı okudu.

🔸 Haceru'l Esved'den Kâ'be'nin kapısına gitti; kilide asılı olan metal halkayı tutarak kendisine öğretilen duayı okudu. Kapının karşısında yaklaşık yüzyıldan beri duran kayalara doğru ilerleyişlerini seyretti. Bu kayalar put olarak kabul edilmişti ve Kureyşliler kurbanlarını bu iki kaya arasında kesiyorlardı. Kuşlar gibi Abdulmuttalib de kayaların arasında kan olduğunu biliyordu. Gübre de vardı. Oraya yaklaştığında bir karınca yuvasının da olduğunu gördü.

🔸 Eve gitti ve biri oğlu Haris, biri de kendisi için iki kazma aldı. Kazma sesleri ve garib görüntü kalabalığı onların yanına çekti. Abdulmuttalib'e duyulan büyük saygıya rağmen putların dibini kazmanın hürmetsizlik olduğunu ve Abdulmuttalib'in kazmayı bırakmasını söyleyenler çıktı. O durmayacağını, oğluna arkasında bekleyip kimsenin müdahale etmesine izin vermemesini söyledi.

🔸 Bu heyecanlı bir andı. Sonuç güzel çıkmayabilirdi. Fakat ikidi de kararlı ve birlik içindeydiler, seyredenler ise şaşkınlık içindeydi. Abdulmuttalib, kuyuyu kaplayan kayayla karşılaşıp Allah'a şükrettiği sırada, kalabalığın bir kısmı oradan ayrılmak üzereydi. Kalabalık tekrar toplandı ve çoğaldı. Abdülmuttalib, Cürhümîlerin gömdüğü hazineleri çıkarırken herkes bunlar üzerinde kendine bir pay çıkarmaya çalışıyordu.Fakat o, bu hazinelerin kime kalacağı konusunda kur'a çekilmesine karar verdi. Çekilişte hazinenin bir kısmı Kâ'be'ye, bir kısmı da Abdulmuttalib'e çıktı ve Kureyş'e hiçbir şey çıkmadı.

💠💠💠

FİKRİYAT.COM SOSYAL MEDYADA!

Fikriyat'ı aşağıdaki sosyal medya adreslerinden takip edebilirsiniz;

👉 TWITTER

👉 INSTAGRAM

👉 FACEBOOK

👉 YOUTUBE 🔔

👉 Fikriyat.com mobil uygulamasını ise buradan indirebilirsiniz.

Görüş ve önerileriniz için bizlere ulaşabileceğiniz e-posta adresimiz:

fikriyat@fikriyat.com.tr

DİĞER PROGRAMLAR

TÜMÜ
-->
İslam'ın Işığında Günümüz Meseleleri
-->
Bilim ve Ötesi
-->
Şiir Vakti
-->
Eğitim Atölyesi
-->
Açık Medeniyet
-->
Mürekkep Damlaları
-->
Kendini Bilmek
-->
Derdimiz Hayat
CANLI YAYINA MESAJ GÖNDER