Peygamber Efendimizin Hayatı
100. Bölüm - Cennet
Peygamber Efendimiz (SAV) ömrünün son günlerinde çok hastaydı.
🔸 Peygamber Efendimiz (SAV) ömrünün son günlerinde çok hastaydı ve takati yavaş yavaş tükeniyordu. Bir namaz vaktinde ezan okunduğunda, Peygamberimiz (SAV) artık namaz kıldıramayacağını hissetti ve Hz. Ebubekir'in(RA) cemaat-i imam olmasını istedi. Fakat Hz. Ayşe (RA), Peygamberin yerini almanın babasını çok üzeceğinden korkuyordu.
Ey Allah'ın Resulü! Dedi.
O çok duygulu bir adam, sesi de gür değil. Hem Kur'an okurken çok ağlar.
🔸 Hz. Peygamber (SAV) sanki o hiç konuşmamış gibi tekrar:
Ona namazı kıldırmasını söyle. Dedi.
🔸 Hz. Ayşe (RA) tekrar denedi ama değişen bir şey olmadı. Peygamber Efendimizin (SAV) hastalığının geri kalan kısmında namazları hep Hz. Ebubekir (RA) kıldırdı.
🔸 Hz. Peygamber (SAV) çoğu zaman başını, Hz. Ayşe'nin (RA) dizine yaslayıp yatıyordu. Fakat Hz. Fatıma(RA) geldiğinde baba – kız yalnız kalıyordu. Bu ziyaretlerden birinde, Hz. Ayşe (RA) Peygamberimizin bir şeyler söylediğini, kızının da bunun üzerine ağlamaya başladığını gördü.
Daha sonra baba kızına bir sır daha verdi. Bu kez gözyaşlarının ardından gülümseme geldi. Hz. Ayşe (RA), üzüntünün ardından gülümsemeye neden olan bu sözleri merak etmişti. Hz. Fatıma (RA), bunun sır olduğunu ve kimseye açamayacağını söylese de daha sonraları, bu sırrı açıkladı:
Bana bu hastalıktan öleceğini söyledi, ben de ağladım. Daha sonra bana aileden ona ilk kavuşanın ben olacağımı söyledi, ben de güldüm. Dedi.
🔸 Peygamberimiz hastalığı sırasında çok acı çekiyordu. Acının çok ağırlaştığı bir sırada, hanımı Safiye:
Seni çektiği acıyı keşke ben çekseydim. Dedi.
Bunun üzerine diğer hanımları birbirlerine baktılar ve aralarında bunun münafıklık olduğunu fısıldaştılar. Peygamber (SAV) Efendimiz onları gördü ve:
Gidin ağzınızı yıkayın. Dedi
Ona niçin olduğunu sorduklarında:
Çünkü arkadaşınıza iftira ediyorsunuz, vallahi o tüm samimiyetiyle gerçeği söyledi. Dedi.
🔸 Peygamber (SAV) Efendimizin kendisi için:
Annemden sonraki annemdir.
Dediği Ümmü Eymen (RA) da sürekli onun yanındaydı ve ara ara sefere giden oğlu Üsâme'ye peygamberin durumuyla ilgili haberler gönderiyordu.
🔸 Üsâme bir sabah duyduğu kötü haberler nedeniyle Medine'ye geldi ve ağlayarak şuuru yerinde olduğu halde, konuşamayacak kadar hasta olan peygamber efendimizin yanına gitti ve eğilip onu öptü.
🔸 Peygamberimiz elini semadan rahmet dilercesine yukarı doğru kaldırdı ve açtı. Daha sonra elinin içindekiler, üzüntü içinde ordunun olduğu yere dönen Üsâme'nin eline boşaltmış gibi yaptı.
🔸 Ertesi gün, rebiülevvel ayının pazartesi gününe denk gelen 12. günüydü. O sabah erkenden peygamber efendimizin(SAV) ateşi düştü ve çok güçsüz olmasına rağmen ezanı duyduğunda mescide gitmeye karar verdi. O, içeri girdiğinde namaz başlamıştı ve insanlar onu gördüklerinde sevinçten neredeyse namazı bozacaktı. Fakat peygamber (SAV) efendimiz, onlara devam etmeleri gerektiğini işaret etti. Bir süre onları seyretti ve davranışlarımdaki içtenliği görerek yüzü sevinçten parladı.
🔸 Yanındakilerin yardımıyla ilerlerken, yüzü hala parlıyordu. Enes Bin Malik (RA) bunu fark edecek ve:
Peygamberin yüzünü hiç o an ki kadar güzel görmemiştim. Diyecekti.
🔸 Hz. Ebubekir (RA) arkasındaki saflarda hareketlenme olduğunun farkındaydı. Bunun sadece tek sebebinin olabileceğini ve arkadan yaklaştığını duyduğu adamın, peygamber efendimizden (SAV) başkası olmadığını biliyordu. Bu nedenle başını çevirmeden bir adım geri çekildi. Fakat peygamberimiz (SAV), elini onun omzuna koydu ve:
Namazı sen kıldır.
Diyerek onu tekrar cemaatin önüne doğru yöneltti. Kendisi de onun sağına oturdu ve namazı böyle kıldı. Onun biraz da olsa iyileşmesi büyük bir sevinç doğurmuştu. Namazdan kısa bir süre sonra Üsâme, peygamber efendimizi daha kötü bulacağını düşünerek dönmüş fakat onu daha iyi görünce çok sevinmişti. Hz. Peygamber(SAV) onunla konuştuktan sonra:
Allah'ın rahmetiyle yola çık. Dedi.
🔸 Bunun üzerine Üsâme, veda etti ve geri dönerek adamlarına kuzeye yürümek için hazırlanmalarını emretti. O sıra Hz. Ebubekir (RA) ailesinin ihtiyaçları için yukarı Medine'ye doğru yola çıkmıştı. Peygamber efendimiz (SAV) yine yardımlarla evine döndü, yatağına dönmüş ve başı Hz. Ayşe'nin (RA) dizinde, sanki hiç gücü kalmamış gibi yatıyordu. Hz. Ayşe'nin(RA) kardeşi elinde bir misvak ile odaya girdiğinde, peygamber efendimizin (SAV) onu istiyormuş gibi baktığı anlaşılıyor.
🔸 Hz. Ayşe(RA) misvağı kardeşinden aldı ve hasta yatağındaki peygamberimize (SAV) verdi. O da tüm güçsüzlüğüne rağmen istekle dişlerini misvakladı. Bundan kısa bir süre sonra ise kendisini kaybetti. Hz. Ayşe(RA), bunun ölümün başlangıcı olduğunu düşündü. Ama Peygamberimiz (SAV) bir saat sonra gözlerini açacaktı. Müminlerin annesi o zaman peygamberin kendisine şöyle dediğini hatırladı:
Hiçbir peygamber kendisine cennetteki yeri gösterilmeden ve yaşam ile ölüm arasında bir seçim sunulmadan ölmez.
🔸 Hz. Ayşe (RA), şimdi bunun olduğunu ve onun ahireti görüp geldiğini anladı. Kendi kendine:
Şimdi bizi seçmez. Dedi.
Daha sonra onun şöyle mırıldandığını duydu:
Cennette buluşmak üzere…
🔸 Kur'an-ı Kerim, cennette peygamberin arkadaşı olacak kulları şöyle anlar:
Kim Allah'a ve peygambere (SAV) itaat ederse işte onlar Allah'ın kendilerine nimet verdiği peygamberlerle, sıddıklarla, şehitlerle ve iyi kimselerle birliktedirler. Bunlar ne güzel arkadaştır!
🔸 Hz. Ayşe (RA) peygamber efendimizin tekrar:
Allah'ım cennette buluşmak üzere.
Dediğini duydu.
Bunlar, ondan duyduğu son kelimeler olacaktı...
💠💠💠
FİKRİYAT.COM SOSYAL MEDYADA!
Fikriyat'ı aşağıdaki sosyal medya adreslerinden takip edebilirsiniz;
👉 YOUTUBE 🔔
👉 Fikriyat.com mobil uygulamasını ise buradan indirebilirsiniz.
Görüş ve önerileriniz için bizlere ulaşabileceğiniz e-posta adresimiz: